28 Ağustos 2012 Salı

KARBONHİDRAT

KARBONHİDRAT

MONOSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçerler
¦Hidrolize uğramazlar
¦Kan ve doku sıvısında bulunurlar
¦Karbonhidratların yapıtaşlarıdır
¦Fotosentezin ilk ürünleridir
¦Hücrede depolanmazlar
¦Riboz ve deoksiriboz nukleik asitlerin yapısına katılırlar
¦Suda çözünürler
¦Protein ve yağlarla bileşik oluşturabilirler
¦Enerji verici olarak kullanılırlar
¦Yapılarında glikozit bağı bulunmaz
¦Benedikt çözeltisiyle ısıtılırsa kiremit kırmızısı renk verirler
Örn:Glikoz,Galaktoz,Fruktoz,Mannoz,Ksiloz,Arabinoz
DİSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçemezler
¦Sindirim enzimlerinden etkilenirler
¦Bitki ve memelilerde depolanabilir-memelilerde laktoz bitkilerde sukroz
¦Suda çözünürler
¦Kanda bulunmazlar.Sütte bulunurlar
¦Yapısında glikozit bağı vardır
Örn:Maltoz,Laktoz,Sukroz
Glikoz + Glikoz ----------Mal toz + Su
Glikoz + Früktoz ----------Sukroz + Su
Glikoz + Galaktoz ----------Laktoz + Su
POLİSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçemezler
¦(n)kadar glikozun birleşmesinden oluşurlar.
¦Sindirim enzimleriyle hidrolize edilirler.
¦(n-1)kadar su harcanır.
¦Kanda bulunmazlar.
¦Hayvanlarda ve bakterilerde glikojen bitkilerde nişasta olarak depolanır
¦Selüloz bitkilerde çeper maddesi olarak kullanılır.
¦Bitki ve hayvanlarda sentezlenebilir.
¦Selüloz bazı tek hücreliler hariç diğer canlılar tarafından sindirilemez.
Çeşitleri
1- Nişasta: Lügolle mavi renk verir.
2- Glikojen : lügolle kahve rengi verirler.
3- Selüloz: lügolle boyanmazlar.
4- Pektin
5- Kitin
Polisakkaritlerin Genel Özellileri

Nişasta
¦N kadar glikozun dehidrasyon undan oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O oluşur.
¦Olayda n-1 kadar glikoz bağı kurulur.
¦Bitkilerde depo karbonhidrattır.
¦Suda çözünmez.
¦Hücre zarından geçemez.
¦Sentezleri hücre içinde olur.
¦Hidrolizlerinde n-1 kadar su harcanır.
¦Hidrolizleri hücre içinde ve hücre dışında olabilir.
¦Lu gol ile mavi , mor rengi verir.
¦Amilaz enzimi ile maltoz a yıkılırlar.
¦Kanda görülmez.
Selüloz
¦n kadar glikoz dehidrasyonu ile birleşmesinden oluşur.
¦Olayda n-1 kadar ters glikoz bağı oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar.
¦Sentezleri hücre içinde gerçekleşir.
¦Hayvanlarda bazı bakteriler ve birkaç omurgasız hariç hidroliz enzimleri bulunmaz.
¦Bitkilerde yapı karbonhidrattır. Hücre çeperini oluşturur.
¦Suda çözünmezler.
¦Lugol ile boyanmazlar.
Glikojen
¦N kadar glikozun dehidrasyon ile birlaşmesinden oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar.
¦Olayda n-1 kadar glikozit bağı kurulur.
¦Sentezleri karaciğer ve çizgili kas hücrelerin de gerçekleşir.
¦Hayvansal depo karbonhidrattır.
¦Suda çözünür.
¦Hücre zarından geçemez.
¦Sentezleri Hücre içinde gerçekleşir.
¦Hidrolizinde n-1 kadar su harcanır. Olay hücre içinde ve hücre dışında gerçekleşebilir.
¦Lugol ile kahverengi rengini verir.
¦Kanda görülmez.

Görevleri
¦Canlılarda enerji verici madde olarak kullanılır.
¦Bitki , mantar ve bazı bakterilerin hücre çeperi esas maddesini oluşturur.
¦Hücre zarlarında protein ve yağlarla bileşikler oluşturarak tanımlayıcı ve tanıyıcı maddeler olarak görev yaparlar.
¦DNA , RNA , ATP , FAD , NAD gibi önemli organik maddelerin yapılarına katılırlar.

biyoloji inorganik maddeler

İNORGANİK MADDELER

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

İNORGANİK BİLEŞİKLER
  • Su
  • Asit
  • Baz
  • Tuz
  • Mineraller
ORGANİK BİLEŞİKLER
  • Vitaminler
  • Enzimler
  • Yağlar
  • Proteinler
  • Karbonhidratla
  • Nükleik asitler
İNORGANİK BİLEŞİKLER:Canlıların kendi vücudunda üretemeyip dışardan hazır olarak aldıkları bileşiklere denir

A. Su: Ortalama bir insan vücudunda %65-70 oranında su bulunmaktadır. Su bitkilerin de bu % 95’e kadar çıkmaktadır
Özellikleri
1.Sindirime yardımcı olur
2.Vücut ısısının dengede tutulmasını sağlar
3.Vücuttaki Zaralı maddelerin dışarıya atılmasının sağlar
4.Suyun akışkan özelliğinden dolayı moleküllerin bir yerden başka bir yere taşınmasını sağlar.

B. Mineraller:Hücreleri karbonhidrat, yağ ve protein gibi organik bileşikler ile vücuda alınan inorganik tuzlardır.
Özellikleri:
1.Mineraller enzimlerin yapısına katılarak katalizör görevi yapar.
Katalizör:Kimyasal tepkimelere girerek tepkimenin daha kısa sürede ve daha az kullanılmasını sağlayan proteinden oluşmuş kısımdır.
2.Eksikliklerinde bir takım rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Ca eksikliğinde ›Çocuklarda kemik erimesi yaşlılarda raşitizm.
P eksikliğinde› kemiklerde ve dişlerde yumuşama.
Fe eksikliğinde› anemi
iyot eksikliğinde ›guatr.
3.Mineraller kanın ozmotik basıncının dengede tutulmasını sağlar.
4.Kas kasılmasında sinirsel uyartıların iletilmesinde görev alır.
5.İyon konsantrasyonunu sağlar.




24 Mayıs 2012 Perşembe

SIMPLE PRESENT TENSE (GENİŞ ZAMAN)


Geniş zaman tekrarlanan, yapılması adet olan hareketleri anlatmak için kullanılır.

İngilizce’de bu zamanı teşkil etmek için öznenin yanına fiili yalın olarak getirmek kafidir. Yalnız özne tekil ise fiilin sonuna (s) ilave edilir.

A) Olumlu Cümle:

ÖZNE + FİİL

Kullanılışı:

-Genel durumlarda, yani tüm zamanları kapsayacak şekilde yapılan ve yapılacak eylemleri anlatmada kullanılır.

We run every morning.                              (Biz her sabah koşarız.)

I drink a cup of coffee every evening.     (Ben her akşam bir fincan kahve içerim.)

We like comedy films.                               (Komedi filmlerinden hoşlanırız.)

-Değişmesi mümkün olmayan şeyleri bildirirken kullanılır.

People need dinner. (İnsanlar yemeğe ihtiyaç duyar.)

-Planlanmış bir eylem ya da program anlatmak için gelecek zamanı gösteren bir zaman ifadesiyle birlikte kullanıldığında Gelecek Zaman belirtir.

I visit the zoo tomorrow.                            (Ben yarın hayvanat bahçesini görmeye giderim.).)

Bir fıkra ya da öykü anlatılırken kullanılabilir.

Zarf cümleciklerinde gelecek zaman göstermek için kullanılır.

Geniş zaman için kullanılan yardımcı fiil do fiilidir. Not olumsuzluk zarfıyla kaynaşarak don’t veya doesn’t olur.

Dikkat: Does yardımcı fiili cümlede yer alınca üçüncü tekil şahısta fiilin s takısı da düşer. (He eats. Does he eat?)


Şimdiki Zaman İçin Kullanılabilecek Zaman İfadeleri:

Every minute (her dakika)

Every hour (her saat)

Every day (her gün)

Every week (hafta)

Every month (ay)

Every year (yıl)

Every two days (iki günde bir) (sayı değişebilir)

Every three hours (üç saatte bir) (sayı değişebilir)

Every time (her defasında) (Bu ifadeyi her zaman anlamında KULLANMAYIN)

Every other day (her iki günde bir)

Dikkat: Zaman ifadeleri genel olarak cümlelerin sonunda yer alır, cümlenin en başında kullanılması da mümkündür, ancak hiçbir zaman cümlenin ortasında kullanılmaz.

Eğer cümlede birden fazla zaman ifadesi varsa, bunlar daha ayrıntılı olandan genel olanına doğru yazılır.


B) Olumsuz Cümle:


özne
don't veya
fiil
diğer kelimeler

doesn't


I
don't
write
a letter every day.
She
doesn't
clean
the kitchen.
My son
doesn't
drink
tea.
Your friends
don't
go
to the station.
The teacher
doesn't
draw
pictures.
Margaret
doesn't
sleep
in this room.


C) Soru Cümlesi:

Geniş zaman cümlelerini soru yapmak için cümlenin başına DO getirilir.

DO fiili yalnız olarak kullanıldığında «yapmak» anlamına gelir. Cümle başında kullanıldığında geniş zaman soru cümlesi olur.  Özne üçüncü tekil şahıs ise fiile getirilen s kalkar do'ya eklenir. Do kelimesinin son harfi o olduğundan bu, es şeklinde olur; does.

Olumsuz yapmak için fiilin önüne do not getirilir. Özne tekilse yine fiildeki s kalkar do'ya eklenir.

do veya does
özne
fiil
diğer kelimeler
do
I
write
a letter every day?
Does
she
clean
the kitchen?
Does
my son
drink
tea?
do
your friends
go
to the station?
Does
the teacher
draw
pictures?
Does
Margaret
sleep
in this room?

PAST CONTINUOUS TENSE (GEÇMİŞTE DEVAM ETMİŞ ZAMAN)


Bu kipi teşkil etmek için şimdiki zaman halindeki bir cümlede bulunan to be fiilini geçmiş zaman haliyle değiştirmek, yani is, am yerine was, are yerine were kullanmak kâfidir.

Soru halleri to be fiili başa getirilerek yapılır.

Olumsuz yapmak için to be'den sonra not getirilir.

İngilizcede, geçmişte bir hareket devam etmekte iken bu esnada başka bir fiil daha yapılırsa, devam etmekte olan hareket geçmişte devamlı hal kipiyle, diğeri geçmiş zaman kipiyle anlatılır.

Geçmişte devamlı hal


Özne
was, were
ing almış fiil
diğer kelimeler
I
was
carrying
a basket.
They
were
talking
in English.
My son
was
sleeping
in his bed.
The cows
were
running
to the hill.
Ahmet
was
smoking
a cigarette.
She
was
standing
behind the door.

Geçmişte devamlı hal

özne
was
fiil
diğer
when
özne
fiil
diğer

were

kelimeler



kelimeler
She
was
eating
an apple
when
you
came
here.
Ali
was
carrying
the bags
when
they
saw
him.
They
were
playing
basketball
when
we
came
to the park.
His son
was
reading
a book
when
Recep
came
in.
We
were
buying
tickets
when
you
saw
us.
You
were
sleeping

when
they
opened
the door.

12 Şubat 2012 Pazar

KOLAY VE İYİ ÖĞRENME TEKNİKLERİ KİTABININ ÖZETİ


ÇOK HIZLI OKUMA, YABANCI DİL ÖĞRENMENİN,
EN PRATİK VE HIZLI TEKNİKLERİ
 
Yazarı: Reha Oğuz TÜRKKAN
 
KOLAY ÖĞRENME TEKNİKLERİ
I. BÖLÜM
*Hem ‘kolay’ öğrenebilir, hem de ‘yine, yine, yine çalışırsanız’, muazzam başarılar elde edersiniz. Hatta geceleri ikiye, bire indirebilir arta kalan zamanlarda başka konuları ele alma fırsatı bulursunuz.
* “Alın teriyle kazanma” ilkesine önem verenler, ‘kolay’ denen her şeye şüpheyle bakarlar.
*’Zorlanarak öğrenilen bir şey daha çok akılda kalır’ bu, pek az durumlarda, geçerli olabilir ama eski bir metodudur. Ezber çağından kalmadır. Ama ağır bir yükü ıkına ıkına kaldırmak yerine kaldıraç kullanıp kaldırıvermek daha iyi değil mi?
*’Kolay ve iyi anlama’ şeklinde birleştireceğimiz hedefin, ‘üstünkörülükle’ ve ‘yüzeysellikle’ ilgisi yoktur.
*’Bilgi Çağı’ ve ‘Bilgi Toplumu’ sloganları, bazı eğitimcilere eğitimin amacının bilgi vermek, bilgi aktarmak ve beynini bilgi deposu şeklinde geliyor. Bilgi bir araçtır. Şu halde mühim olan bilgiyi kullanmayı öğrenmek ve öğretmektir.
*Eğitim psikolojisinde, akla hitab eden öğrenime ‘Entelektüel / Cognitive’, hislere yönelene ise ‘Affective’ deniyor. Bu iki yönü bir arada kucaklayan eğitim en etkili olandır.
*Batı kültürü, bilgiyi bir parçadan başlayarak, tüme doğru verir, Doğu Kültürü ise tümden başlayıp, parçalara inerek verir.
*Eğitimde ilk uyarılacak psikolojik hal merak ondan sonra, gayret, biraz kaygı ve dikkat.
 
*Eğitim amaçları, ders konuları değişebilir ama öğretmenin rolü hep üç esas olarak kalacaktır.
1-Öğrenilecek konuyu sunmak,
2-Öğrencinin konuya ilgisini çekmek, merakını uyandırmak, sevdirmek,
3-Takviye etmek
 
*Öğrencinin ülküsü şu olmalı: Geçmişimiz ona anlamlı gözüksün, bu güne güven duysun ve geleceğe dönük ümit ve ülküsünün bir gün gelip gerçekleşeceğine inanabilsin.
*İlk duvarsız okul uygulamasını Sokrates yaptı. Burada asıl devrimci olan husus, dersini veriş tarzıydı: Tek başına konuşmaz, sual sorardı. Küçük küçük sorular öğrencinin bilgisizliğini ortaya çıkarmak için değil, öğrencinin zihnini gıdıklamak içindir.
 
*Bazı yöntemleri: SPÖ
1-bir konu binlerce ufak dilimlere bölünmeli, öyle ki tek bir dilimin anlaşılması kolay olsun.
2-Bu adımlar öğrenciye eski sıralarına göre verilmemeli.
3-Her adımdan sonra öğrenci verdiği cevabın doğru olup olmadığını hemen anında öğrenmeli.
 
*Yazar daha sonra SPÖ’yü bilgisayar, kapalı devre televizyonu ve video ile destekliyor.
*Bilgisayar müthiş hızlı, yanlışsız ve budaladır. İnsan beyni ise bir çok hallerde, fevkalade yavaş, yanlış dolu ve zekidir. Bu iki farklı beyin evlenirse akıl almaz bir güç doğar.
*Kimine göre bilgisayar eğitim eşitsizliği doğuracaktır.
*Bilgisayarı iyi kullanan eğitim yerlerinde normal eğitim süresinden üç ay tasarruf ediliyor.
 
Bilgisayar ile eğitimde öğretmenin fonksiyonu yol göstericiliktir.
Eğitimde bilgisayarın yeri muhakkak olmalı. Fakat ifrattan (aşırı lakaytlıktan) tefrite (sorgulamasız sarılışa) gitmemeliyiz. Bilgisayarın da kendine göre sorunları vardır. Bu Amerika’daki okullarda kendini göstermiştir. Biz kullanırken ancak bu eksiklikleri ve zararlarını göz önünde bulundurarak kullanmalıyız.
Araştırma görevlileri Derin Orhon’la Erdem Gürgün, ‘2000’li yıllarda Türk Üniversitesi Sorunları ve Geleceği’ adlı bildirilerinde, üniversitelerin bir ülkenin aynası olduğunu belirttikten sonra ‘Aynadaki görüntü giderek bozulmaktadır’ tespitini yapmıştır.
*I.Q. testleri Batı’da uzun yıllar kullanıldı fakat şu anda az da olsa eksikliğinin olduğunu fark ettiler. Aynı zeka seviyesindeki çocuklara yapılan I.Q testlerinde dahi çevre ve küçük çaptaki uyarıların 2-3 puan fark ettirdiği ortaya çıktı.
*Zeka ölçme teknikleri gittikçe gelişiyor, mesela söz yeteneği ağırlıklı zeka, mekanik ve mekan ağırlıklı zeka, hayal yeteneği ağırlıklı zeka gibi
*Yazar ‘Beyin gibi, bilgisayardan daha mükemmel olan bir organ acaba tesadüfen mi olmuştur?’ diyor ve ‘Hayır!’ diyerek, dinsiz de olsa Voltaire’nin sözünü naklediyor. ‘Yerde bir saat bulsam ve hayatımda hiç saat görememiş olsam, içini alıp o birbiriyle karmaşık fakat şaşmayan işleyişini seyrettikten sonra bu kendi kendine olmamıştır, elbette biri yapmıştır demek zorunda kalırım’ demiştir. (Yazar dinine bağlı ve Türkülüğü seven bir kişi)
*Beyinde 10 milyar ile 100 milyar arasında nöron ve 1 katrilyon irtibat noktası vardır.
*Beyin huzur halinde çok daha fazla şey öğrenir ve bu huzur halindeyken alfa elektrik akımları çıkarır.
*Öğrenciler, derin gevşemeye ve bazı yöntemlerle onlara sorulan bilgileri zihinlerine kaydetmede, kavramada, işlemede ve hatırlamada yeteneklerinin fevkalade arttığını görmüşlerdir.
 
*Karmaşık yöntemle gevşeme:
1-Aktif saplama: Bu talimde gözlerimizi bir noktaya saplayacağız.
2-Göz saplanmasını çözme
3-Göz kapaklarının kontrolü
 
Çok önemli bilgiler beynin dış zarına sevkedilir (korteks). Çok kısa hafıza Bio-elektrik akımıyla kaydedildiği, çarçabuk da (20-40 saniyede) silinip kaybolduğu farz olunur.
*Orta süre (30-40 dakika) için de kullanılan bilgiler elektrik akımının kimyevi bir işlemi olur.
*Uzun süreli bilgiler beynin belirli yerlerinde saklanır.
*Çok unutanlarda ‘acetylcholine’ maddesi eksiktir.
*Unutmamanın bir kaç pratik yolu:
 
1-Önce televizyonlarda reklam niteliğinde bir programda da görmüş olabileceğimiz yöntemle başlayalım.
2-Hikaye kurma
3-Şarkı Uydurma
4-İsim ya da surat, hatırlamak için kişileri bir şeylere benzetin,
5-Kıyaslama yapın
6-Bilinçli olarak o yaptığınız şey üzerinde bir kaç dakika durun.
 
* K. Keaton’a göre yaşlanmayı en iyi geciktirmenin çaresi, beynin mümkün olduğu kadar çalıştırılmasıdır.
* Bir kimseye bir şey öğretmenin en iyi yolu ona öğretmenlik fırsatı vermektir.
* Beyin bir gerçeği bir konuyu, bu üçgene iyi oturtabilirse iyi kavramaya başlar:
1-Yazının konusunun anlatım yapısı
2-Düzeni
3-İlişki köprüleri,
 
*Diğer tavsiyeler
1-Not alma
2-Bazı bilgilerden kitabın sonuna endeks yapma
3-Bazı kelimelerin altını çizme
4-Özet çıkarma
5-Özetten yararlanarak şema çıkarma
6-Konunun sonuna başına bakmadan göz atma.
7-Yoğun dikkatle okuma
8-Daha çok okuma
9-Temel fikri yakalamaya çalışma
10-Fikirlere yönelerek okuma.
 
*Çalışmanın ruh hali: Prof Mark Viktor Hoppenin tavsiyeleri
1-Yapılacak işleri listeleyin
2-İşe en kolay yerden başlayın
3-Sevmediğiniz bir iş üzerinde çalışıyorsanız kendinize ödül vadedin
4-İyi bildiğiniz, başarılı olduğunuz konulara ağırlık verin
5-Rahat iç açıcı ortamda çalışın
6-Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman size değer veren biriyle konuşun.
*Okullarda başarısızlığın en büyük sebebi:
1-Bulunduğu sınıfta olmaması gereken çocukların o sınıfta öğrenim görmemesi
2-Gözlük eksikliğinin farkedilmeyişi.
 
*Başarısızlığı başarıya çevirmek için anne babalara tavsiyeler:
1-Çocuğun duygusal sorunlarına yakınlık gösterin
2-Çocuğun okul sorunlarına, ev ödevlerine ilgi gösterin
3-Ödevlerin yapılmasında zamanın tanziminde ona yardımcı olun.
4-Okulda gösterdiği çabaları övgüyle karşılayın.
5-Ödevlerini yapma yükümlülüğünün ona ait olduğunu hatırlatın.
6-Çocuğun elde ettiği sonuç kötü ve elinden gelen her türlü gayreti göstermişse ondan fazlasını istemeyin.
7-Öğretmeniyle bağlantı kurun
8-Çocuğunuzun öğretmenini kötülemeyin
9-Öğretmen çocuğa karşı ana babasını yermemeli
 
*İleride insanlardan iş aradıkları zaman istenecek şey, düşünmeyi, fikir üretmeyi ve yaratıcı olmayı bilmeleridir.
*Meydana getirici düşünüşü köstekleyen şeylerden ikisi:
1-Hemen bir çözüme yaklaşmak
2-Sorunu çok dar şekilde tanımlamak ve alışılmış klişelerden hareket etmek
*Çocuğa fikir üretmeyi öğretmenin yolları
1-Değişik yönden soru sorma
2-Başka türlü yapmanın yollarını araştırtmak
3-Oyun ve kelimeler kullanmak
4-Başkalarının görüşünü dinlemeyi öğretmek
 
*Maneviyat eğitiminin baş sorumluları ailelerdir.
*Çocuklarımızın Direniş gücünü artırmalıyız.
1-Çocuğu dinleyin,
2-Kokularına, tedirginliklerine yardımcı olun,
3-Egzersizler yapın,
4-Kendine güvenini artırın,
5-Olumlu grup seçmeyi öğretin,
6-Gerekirse veto hakkınızı kullanın,
 
*Meslek seçerken hangi mesleğe uygunuz:
Çocuğun eğilimlerini tespit etmek için üç açıdan yaklaşın:
1-Özel ilgi alanları
2-Okulda başarı çizgileri
3-Belirgin karakter özellikleri
 
II. BÖLÜM: GERÇEK VE GERÇEKÇİ ÇOK HIZLI OKUMA
*Talimden önceki hızını, talimden sonra 3-4-5 katına çıkarabilir. Bu, kişinin özel yeteneğine bağlıdır. Göz gezdirme ile okumada 2000-3000 kelime metinden bir dakika içinde epey şeyler anlarsınız ve bu da bir gerçekçi beklentidir. Çok hızlı okuma ile ortalama dakikada 800-900 kelimeye ulaşılabilir.
*ÇHO (Çok Hızlı Okuma, İkinci Dünya Savaşı’nda uçakların amblemlerini okumayla başladı.
*Gözün, vücudun herhangi bir uzvu gibi, egzersiz gördükçe daha etkili olmaya başladığı ispat edilmiştir.
*ÇHO’nın iki gelişme çizgisini görüyoruz:
1-Göz, talimle, gitgide daha hızlı görmeyi öğrenebilir; tıpkı halter kaldırmakla, şırnav çekmekle kol kaslarının gelişmesi gibi...
2-Göz, aynı şekilde talimle satırın 2-3 yazısını, hatta tamamını bir bakışta görmeyi öğrenebilir.
*Yavaş okuyan kişiler okuduklarını en az anlayanlardır. Durarak okunan şeylerde anlama azalır. Çünkü beyin gözden hızlıdır.
 
*Çok hızlı okuma eğitiminin esasları:
1-Göze daha hızlı görmeye alıştırmak
2-Bir kerede 2, 3, 4 kelimeyi birden okumayı öğretmek
3-Tamamıyla sessiz okumaya alıştırmak
4-Gereksiz geri dönüşler, tekrar okumaları önlemek
5-Anlayışı çelmeleyen düşünüş engellerini kaldırmak.
 
*Her şeyden önce her satırda gözünüz kaç kere duraklıyor onu ölçmelisiniz. Ona göre hızlı okuyucu veya yavaş okuyucusunuzdur.
*Denemelerde ilk önce dakika ile hızınızı ölçün. Sonra parça ile ilgili soruları çözüp yüzde kaç anladığınıza bakın
*Kötü okuma alışkanlıklarını kırmak:
1-Okurken dudak kıpırdatıyorsanız, Dişlerinizin arasına bir kalem tutuşturun.
2-Okuduğunuz kelimeyi veya cümleyi anladığınız halde bir daha okuma eğiliminiz varsa; Beyaz bir kağıt kesin, okuduğunuz kısımları bununla örtün (bilgi yelpazesi.net) ve okudukça kaydırın, okuduklarınızı anında kapatın.
3-Aklınız dağılıyor, okuduklarınızdaki anlamı sık sık kaçırıyorsanız birkaç satır okuduktan sonra ana fikri şöyle bir düşünün
4-Satırları bulanık görüyorsanız: Bir göz doktoruna muayene olun.
*Gözün beyindeki merkezi hem hızlı, hemde çok beceriklidir. Öyle ki kelimelerin kopuk kısmını bile görse çok kere tamamını keşfeder. Saniyenin yüzde bir kadar bir hızla bir işaretin veya kelimenin ‘siluetini’ tanır, ne olduğunu da çıkarır.
 
Egzersizler:
1-Okurken, kelimelerin tam üstüne bakarak okumayın Az altına bakın ve satırı hep o hizada okuyun.
2-Hem satırların altına doğru bakın, hem de gözünüzü bir kaç kelimeyi birden görmeye alıştırın.
3-Tam sahife değil de, bir sütun bulun, satırlardaki ilk ve son kelimelerin altını çizin veya yuvarlak içine alın ve gözünüzü bir baştakine bir de sondakine baktırarak okuyun, aradaki kelimeleri görmeye çalışın.
4-Bu sefer tam aksine satırların ilk ve son kelimelerine bakmadan satırdan satıra geçin.
5-Bu denemeden sonra bir satırda 2-3 kelimeyle esaslı talime geçin. Her 2 veya 3 kelimenin birini çembere alın, gözünüzü sadece bu çemberlere yönelterek okuyun.
6-Sahifeleri sütunları 2 ye veya 3’e yukardan aşağı bölün ve belirli bir ritm izleyin
*Göz gezdirme ile okumada önce ana temayı bir bakışta ayrıntılardan ayırmalısınız. Hemen hemen her yazıda üç önemli unsur vardır:
1-Konu veya sorun
2-Sebepler
3-Çözümler-sonuçlar,
*Her yazı göz gezdirme ile okunmaz bazı yazıların her kelimesinin okunması icab eder.
 
III. BÖLÜM
YABANCI DİL ÖĞRENME VE İLERLETME
*Çocuğunuza küçük yaşta dil öğretmenin yollarını arayın
*İlk başta ön hazırlıkla başlayın. Bu da bazı önemli belirlemeleri ezberlemekten geçer:
İlk başta dilin mef’ulleri olan kelimeleri ezberleyin sonra konuşmalarda en çok kullanılan kelimeleri ezberleyin.
 
Gramer çalışın.
*Metodlar:
1-Çok örnek görmek mühim bir unsurdur.
2-Kulaktan dinleme
3-Koroyla doğru telaffuz ve konuşmalı öğrenme
4-Rol oynama
5-Sorularla programlı öğrenim (S.P.Ö)
 
*Uykunun hafif dalma sürecinde olan bir kimseye bir konu tekrar tekrar anlatılırsa, o kişinin, uyandığında o konuyu öğrenmesi kolaylaşıyor.
*İlerletme hususunda bazı tavsiyeler:
1-O dilde kitap ve gazete okumak
2-Yabancılarla sohbet etmek
3-Yolda giderken gördüklerinizin o dildeki karşılığını hatırlayıp düşünmek
4-Alt yazılı yabancı filmleri kaçırmamak.